Tck Madde 109 - Ki̇şi̇yi̇ Hürri̇yeti̇nden Yoksun Kılma | Alperen Erol Avukatlık Bürosu
TCK Madde 109 - Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma

TCK Madde 109 - Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma

  • 268
  • 5 Mayıs 2021, Çarşamba

TCK MADDE 109

KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA

(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek ya da bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir seneden beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kişi, fiili işlemek için ya da işlediği sırada cebir, tehdit ya da hile kullanırsa, iki seneden yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Bu suçun;

a) Silahla,
b) Birden fazla kişi tarafından beraber,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi sebebiyle,
d) Kamu görevinin sağlamış olduğu nüfuz kötüye kullanılmak sureti ile,
e) Üstsoy, altsoy ya da eşe karşı,
f) Çocuğa veya beden ya da ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,


İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır.

(4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması durumunda, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(6) Bu suçun işlenmesi amacı ile ya da sırasında kasten yaralama suçunun neticesi nedeniyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

TCK Madde 109 Madde Gerekçesi

MADDE 109.– Madde metninde kişi hürriyetinden yoksun kılma suçu tanımlanmıştır.

Bu suç ile korunan hukukî değer, kişilerin kendi arzusu ve iradesi çerçevesinde hareket edebilme hürriyetidir. Kişiler, bir yerde kalma ve bir yere gitme konusunda tercihte bulunma serbestisine sahiplerdir. Söz konusu suç işlenmekle kişinin bir yerde kalma ve bir yere gitme hürriyeti ihlâl edilmiş olmaktadır.

Söz konusu suç, bir kimsenin hukuka aykırı olarak bir yere gitmek ya da bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakılmasıyla oluşmaktadır. Örneğin kişinin bir yere kapatılması, bir yerde tutulması ya da bir yere götürülmesi ya da bir yere gitmekten men olunması fiilleri, bu tanıma göre ceza yaptırımını gerektirmektedir.

Maddede geçen hukuka aykırı olarak ibaresi, hukukun izin vermediği hâlleri ifade eder. Örneğin bir suça ilişkin soruşturma kapsamında suç şüphesi altında bulunan kişinin ceza muhakemesi hukukunun gereklerine uygun olarak tutulması, gözaltına alınması ya da tutuklanması hâllerinde, fiil hukuka uygundur ve bu suç oluşmaz.

Maddenin ikinci fıkrasında kişi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cebir, tehdit ya da hile kullanılarak işlenmesi, bu suç açısından daha ağır cezayı gerektiren bir kaliteli hâl olarak belirlenmiştir. Suçun temel biçimi açısından cebir, tehdit ya da hile kullanılmasına ihtiyaç yoktur. Örneğin kişi içerde uyumakta iken kapının kilitlenmesi hâlinde, söz konusu suçun temel biçimi gerçekleşmiş olmaktadır.

Maddenin üçüncü fıkrasında, bu suçun daha ağır cezayı gerektiren kaliteli hâlleri sayılmıştır. Bu kaliteli hâllerden bir bölümü, suçun işleniş tarzına ilişkindir. Söz konusu suçun işlenmesi bakımından, silâhlı olunması ya da kamu görevinin sağlamış olduğu nüfuzun kötüye kullanılması, bir kolaylık sağlamaktadır.

Kişi hürriyetinden yoksun kılma suçu, kişinin yerine getirdiği kamu görevi dolayısı ile işlenmiş olabilir. Suçun bu seçimlik kaliteli unsuru için, failin saiki önem arzetmektedir. Suçun işlendiği sırada kişi kamu görevlisi sıfatını taşımayabilir, söz gelimi emekliye ayrılmış olabilir. Keza, suç, kamu görevlisinin yakınına karşı da işlenebilir. Bir hâkimin vermiş olduğu karara tepki olarak oğlunun kaçırılması bu hâle örneğin gösterilebilir.

Suçun birden çok kişi tarafından beraber işlenmesi de bu fıkra kapsamında bir seçimlik kaliteli unsur olarak kabul edilmiştir. Suçun icra hareketlerinin birden çok kişi tarafından beraber gerçekleştirilmesi gerekir. Yani suçun işlenişi açısından müşterek faillik durumunun varlığı hâlinde, bu kaliteli unsur oluşur. Ancak, suçun icra hareketlerinin bir şahıs tarafından gerçekleştirilmesine karşılık, diğer suç ortaklarının azmettiren ya da yardım eden olması hâlinde, bu fıkraya göre ceza artırılamaz.

Suçun üstsoy, altsoy ya da eşe karşı, çocuğa karşı veya beden ya da ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi de, üçüncü fıkra hükmüne istinaden cezanın artırılmasını gerektiren mağdurun şahsı itibarıyla seçimlik kaliteli unsurlar olarak kabul edilmiştir.

Maddenin dördüncü fıkrasına göre; bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması hâlinde, ayrıca bin güne kadar adli para cezasına hükmedilecektir. Dikkat edilmelidir ki, bu durumda, suçun netice sebebiyle bir ağırlaşmış hâli söz konusudur. Bu sebeple, failde bu neticeye yönelik kastın bulunması gerekmez. Bu hükmün uygulanabilmesi için, mağdurun ekonomik kaybının önemli miktarda olması gerekir.

Beşinci fıkra hükmüne göre, suçun cinsel amaçla işlenmesi, söz konusu suç açısından failin güttüğü amaç itibarıyla farklı bir kaliteli unsur oluşturmaktadır. Bu kaliteli unsurun gerçekleşmesi hâlinde verilecek cezanın ayrıca artırıma tabi tutulması gerekiyor.

Altıncı fıkraya göre, kişi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlenmesi amacı ile ya da sırasında kasten yaralama suçunun neticesi nedeniyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. Bu itibarla, kasten yaralama suçunun temel biçiminin gerçekleşmesi hâlinde, maddenin ikinci fıkrasına istinaden cezaya hükmedilmelidir.